Pascal Nouma evleniyor

Yıllardır ülkemizde yaşayan Fransız oyuncu, sonunda yabancı damat oluyor.

Sontv’nin haberine göre Bodrum’da bir açılışa katılan Nouma, sevgilisi Müge ile evlilik hazırlıklarına başladı. Pascal, “3 hafta içinde damat olacağım” dedi.

2 yıl sonra bitti!

3 milyon lira ve 50 bin lira aylık nafaka isteyen oyuncu, ancak 7 bin liralık tedbir nafakası alabildi. Çakıralp’in kocasına 50 bin lira ödemesine karar verildi.

Olaylı boşanma davası sona erdi. İstanbul Aile Mahkemesi’nde gizli görülen davanın karar duruşmasına Prof. Dr. Murat Öncel ile oyuncu eşi Şahnaz Çakıralp ve avukatları katıldı. Mahkeme hâkimi, 2 yıllık sürecin sonunda tarafların boşanmasına karar verdi. Her iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerine açtıkları boşanma davalarının kabulüne karar veren mahkeme, ilk davayı açan Prof. Dr. Öncel’e 50 bin lira manevi tazminatın ödenmesine hükmetti.

3 MİLYONLUK TAZMİNATA RET

Mahkeme, yargılama sürecinde hükmedilen aylık 7 bin liralık tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar Çakıralp’e ödenmesine karar verdi. Mahkeme 3 milyon lira tazminatın yanı sıra aylık 50 bin lira nafaka isteyen Şahnaz Çakıralp’in açtığı davanın reddine karar verdi. Öncel ise escort ankara boşandığı eşinden 1 milyon lira manevi tazminat istemişti. Şahnaz Çakıralp mahkemenin tazminat kararına itiraz edecek

Ünlülere 15 yıl hapis istemi

İstanbul  16. Ağır Ceza Mahkemesi, narkotik operasyonunda gözaltına alınan oyuncular Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca ile şarkıcı Cenk Eren’in de aralarında bulunduğu 34 sanık hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. İddianamede, Ulusoy, Karaca ve Eren hakkında “uyuşturucu temin etmek” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı TMK 10. maddesiyle yetkili cumhuriyet savcısı Abdullah Mirza Coşkun tarafından hazırlanan ve mahkemece kabul edilen 149 sayfalık iddianamede, 4′ü tutuklu 34 sanık yer alıyor.

İddianamede, söz konusu uyuşturucu çetesinin liderinin sanık Şeref Deniz olduğu belirtilerek, asıl adı Yüksel Venedik olan Cenk Eren’in, sanıklardan Tolga Disanlı, Alp Parlar ve Cengiz Esmer’den temin ettiği kokaini evinde kullandığı ve uyuşturucu maddeyi getiren şahısların da evine teslim ettiği anlatıldı. Cenk Eren’in soruşturma kapsamında bahsedilen suç örgütleriyle herhangi bir hiyerarşik, organik bağı olmadığı kaydedilen iddianamede, Eren’in savunmasında hiçbiruyuşturucu kullanmadığını iddia ettiği ancak alınan biyolojik örneklerinden yapılan tahlilde kokain maddesini kullandığının tespit edildiği bilgisi verildi.

İddianamede, sanıklardan Ayşe Selin Borankay’ın, Nuri Kösem’den Cengiz Esmer’in telefon numarasını aldıktan sonra kokain temin etmek için Esmer’i aradığı, kokaini Çağatay Ulusoy’a vermek üzere temin ettiği, aynı zamanda kendisinin de esrar ve kokain kullandığı, Mehmet Çakır’a da kokain temin ettiği ve Cengiz Esmer ile sosyal medya üzerinden haberleştiği bildirildi.

Sanık Çağatay Ulusoy’un, sanıklardan Onur Tezer’den esrar temin ettiği, esrarı Hüseyin Orçun Benli’nin evine götürerek burada içtikleri belirtilen iddianamede, Ulusoy’un sanık Ergun Taş’tan da kendisi ve Gizem Karaca’nın içmesi için esrar temin ederek bazen kendi evinde bazen de Gizem Karaca’nın evinde beraber kullandıklarının tespit edildiği aktarıldı.

İddianamede, Ulusoy’un, Gizem Karaca’dan, sanıklardan Yusuf Hasan Akgün’den esrar maddesi alıp getirmesini istediğini ve sanıklardan Niyazi Canbaz’ın ikametinde birlikte esrar kullandıklarının da anlaşıldığı ifade edildi.

Sanıklar Cenk Eren, Çağatay Ulusoy, Gizem Karaca, Yusuf Hasan Akgün ve Ayşe Selin Boronkay hakkında “uyuşturucu temin etmek” suçundan 5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, diğer 29 sanığın ise “örgüt kurmak ve yönetmek”, ”örgüt üyesi olmak”, ”uyuşturucu kullanmak ve kullanmak için yer temin etmek”, ”uyuşturucu maddesi satın almak ve bulundurmak” gibi suçlardan değişen hapis cezalarına çarptırılmaları istendi.

Sanıklar, önümüzdeki günlerde İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin 25 Ocak’ta Beşiktaş, Şişli, Etiler ve Ulus bölgesinde düzenlediği operasyonda, aralarında Gizem Karaca, Cenk Eren, Çağatay Ulusoy, Yusuf Hasan Akgün ve Ayşe Selin Boronkay’ın da bulunduğu 38 kişi gözaltına alınmıştı. Operasyonda, 20 kilogram esrar, 500 gram kokain, bir miktar eroin ve bir miktar bonzai maddesi ele geçirilmişti.

 

Evlerinde evlendiler!

Cemiyet hayatının ünlü simalarından Derin Mermerci ve Doğuş Yayın Grubu’nun eski CEO’su Cem Aydın, nisan ayında başlayan aşklarını nikâh masasına taşıdı.

Çift, önceki gün Aydın’ın Gümüşsuyu’ndaki deniz manzaralı dairesinde evlendi. Törene gelinle damadın yakın çevresi ve ailesinden yaklaşık 40 kişi katıldı. Mermerci ve Aydın, mart ayında da görkemli bir düğünle evliliklerini kutlayacak.

 

 

Milyon dolarlık evde kalacaklar

Derin Mermerci ve Cem Aydın, Mermerci’nin 2007 yılında 6 milyon dolara aldığı Taksim Residence’ın 730 metrekarelik penthouse dairesinde yaşayacak.

Dans ederek geldi

Derin Mermerci, saç ve makyajını evde yaptırdı. Hazırlık sırasında sırtında “Bride” (Gelin) yazan bir bornoz giydi. Hakan Yıldırım imzalı kısa bir gelinlik giyen Derin Mermerci, Christian Louboutin marka taşlı bir ayakkabı tercih etti. Nikâh töreni, planlanandan yarım saat geç başladı.

Gelin, nikâh masasına kardeşleri Tansa Mermerci Ekşioğlu ve Yosun Mermerci Reza’nın arasında, dans ederek geldi. Bereket getirmesi için Mermerci’nin başından pirinç döküldü

Derin Mermerci’nin nikâh şahitliğini eniştesi Can Ekşioğlu, Cem Aydın’ınkini ise Mermerci’nin ablası izmir escort bayan Tansa Mermerci Ekşioğlu yaptı. Kızı evlenirken duygulanan Ender Mermerci, gözyaşlarına hakim olamadı.

Ünlülere büyük şok!

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, “uyuşturucu temin etmek” suçundan, aralarında menajer Ayşe Selin Boronkay’ın da bulunduğu 17 kişi hakkında yakalama emri çıkartılmasına karar verdi. Mahkeme, oyuncular Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca ile şarkıcı Cenk Eren’in de yer aldığı 13 kişiye yurt dışına çıkış yasağı koyarken, bu kişilerin ilk duruşmaya zorla getirilmesine de hükmetti.

İstanbul’daki narkotik operasyonu kapsamında gözaltına alınan, aralarında oyuncular Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca ile şarkıcı Cenk Eren’in de bulunduğu 34 sanıkla ilgili, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nce düzenlenen iddianameye ilişkin tensip hazırlandı.

İddianameyi kabul eden TMK’nın 10. maddesiyle görevli İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırladığı tensipte, menajer Ayşe Selin Boronkay ile Faruk Polat, Aydın Sarıoğlu, Aslı Keskin, Cengiz Esmer, Emrah Akman, Erol Tosun, Erol Tutsak, Tolga Dishanlı, Kadir Çalıkoparan, Mehmet Akgün, Şenna Çalıkoparan, Feruz Tuncel, Mehmet Çakır, Onur Bayramoğlu, Onur Tezer ve Necati Fidan hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verdi. Bu karar, sanıkların üzerine atılı suçun yasal yaptırımı olan sevk maddelerinin alt ve üst sınırı, kaçma şüphesinin varlığı, suça konu maddeler ve buna ilişkin kriminal raporlar bulunduğu gerekçesiyle alındı.

Heyet ayrıca, Çağatay Ulusoy, Gizem Karaca ve Cenk Eren’in de aralarında bulunduğu 13 sanığın, isnat edilen suçların bizzat savunmalarını gerektirir suçlar olması ve dosyada tutuklu sanıklar bulunmasını dikkate alarak duruşma günü hazır edilmeleri için haklarında zorla getirilme yazısı hazırlanmasına karar verdi. Bu sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı da konuldu.

Adli kontrol tedbirinin tedavi şartıyla kaldırılması

Sanıklardan Faruk Polat’a, haftada 2 gün evine yakın karakola giderek imza atması zorunluluğu getiren mahkeme heyeti, diğer sanıklar Neşat Çalıkoparan, Mehmet Akgün, Kadir Çalıkoparan, Emrah Akman, Cengiz Esmer ve Aydın Sarıoğlu’nun da uyuşturucu maddeden arınmaları amacıyla hastanede tedavi görme şartıyla haklarında uygulanan adli kontrol tedbiri kararının kaldırılmasına hükmetti.

Mahkeme heyeti, hazırladığı tensip zaptında duruşmanın görüleceği tarihi de 28 Kasım olarak belirledi.

Hazırlanan iddianamede, Ulusoy, Karaca ve Eren hakkında “uyuşturucu temin etmek” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istenirken, 4′ü tutuklu diğer 29 sanığın ise “örgüt kurmak ve yönetmek”, ”örgüt üyesi olmak”, ”uyuşturucu kullanmak ve kullanmak için yer temin etmek”, ”uyuşturucu maddesi satın almak ve bulundurmak” gibi suçlardan çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin 25 Ocak’ta Beşiktaş, Şişli, Etiler ve Ulus bölgesinde düzenlediği operasyonda, aralarında Gizem Karaca, Cenk Eren, Çağatay Ulusoy, Yusuf Hasan Akgün ve Ayşe Selin Boronkay’ın da bulunduğu 38 kişi gözaltına alınmıştı. Operasyonda 20 kilogram esrar, 500 gram kokain, bir miktar eroin ve bonzai ele geçirilmişti 

Karaciğeri iflas mı etti?

Vücudunda kırmızı lekeler çıkmaya başlayan Nejat İşler’in karaciğerinin iflas ettiği söyleniyor. Arkadaşlarının sağlığına dikkat etmesi hakkındaki uyarılara kulak asmayan oyuncu, “Genç öleyim, cesedim yakışıklı olsun” diyor.

GÜNDE İKİ SAAT UYUYOR

İddialara göre, yaşadığı Gümüşlük’te bütün gün içen Nejat İşler, günde yalnızca iki saat uyuyor.

“YAŞAYACAĞIM KADAR YAŞADIM”

“Öleceksin, kendine dikkat et” diyen arkadaşlarını dinlemeyen ve tedaviyi reddeden İşler, “Ben böyle iyiyim. Bana dokunmayın. Zaten yaşayacağım kadar yaşadım. Genç öleyim, cesedim yakışıklı olsun.” diyor.

Nejat İşler’in, “İntikam” dizisinden ayrılmasının nedeninin de rahatsızlığı olduğu öne sürülüyor.

7 senelik evlilik bitti!

Özlem Yıldız’ın iş adamı Sinan Serter ile olan 7 senelik evliliği sona erdi.

Son dönemde boşanan ünlü çiftler arasına, Özlem Yıldız ve eşi Sinan Serter’de katıldı. Demir adında bir erkek çocukları bulunan çift, dün Gaziosmanpaşa Adliyesi Mahkemesi’ne başvurarak boşandı.

Geçtiğimiz aylarda oğluyla birlikte evini ayıran Yıldız, Demir’in babasıyla sık sık görüşmesini istiyor. Bunun için Sinan Serter’le anlaşan ünlü sunucu oğlunun velayetini üzerine alacak.

Yıldız’ın boşanma haberini “Söylemezsem Olmaz” programının sunucularından Mert Öğün duyurdu.

Can bebek dünyaya geldi

Meslektaşı Kıvanç Kasabalı ile evli olan Sedef Avcı ilk bebeğini dünyaya getirdi.Sabaha karşı 02.00′de oğullarını kucağına alan çift bebeğe Can ismini verdi.

İkilinin yakın dostları Songül Öden ve Burçin Terzioğlu mutlu haberi Twitter’dan duyurdu.

Terzioğlu sayfasına “Hayata bir CAN daha geldi, sefa geldi, hoş geldi… Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir ömrünüz olsun. Bütün dualar Can bebeğe” notunu düştü.

Songül Öden ise “Sevgili Sedef Avcı ve Kıvanç Kasabalı’nın oğulları bugün merhaba dedi dünyaya…Eğlenceli, özgür, onurlu bir hayat biçilmiş olsun sana evlat” notunu sayfasında yayınladı.

Koru’dan Alevilere Cami-Cemevi Mesajı

Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan’ın öncülüğünde temeli atılan cami ile cemevi inşası projesine yönelik provokasyonları değerlendiren Star Yazarı Fehmi Koru, girişime yönelik eleştirilere, “Hoşgörü ile öfke yanyana oluyor, cami ile cemevi olamıyor.” diyerek tepki gösterdi.

İşte, Koru’nun o yazısı:

Alevi inancını bugüne kadar bize yansıtıldığı özelliklerini teke indirerek özetlemem istense, bulacağım sözcük, “hoşgörü” olur… Bana inanmayan, arama motorlarından birinde “Alevi” ve “hoşgörü” sözcüklerini yanyana yazarak araştırma yapabilir…

“Hoşgörü” Alevi kesiminin neredeyse alâmet-i fârikasıdır…

İşte bu yüzden şimdilerde karşıma çıkan tabloyu şaşkınlıkla izliyorum. Alevi kesimin yıllarca mersin escort ta şikâyet ettiği, çözülsün diye çaba gösterdiği sorunların üzerine gidiliyor; buna en akıl almaz ve hoşgörü yoksunu tepkiler yine Aleviler’den geliyor…

Hem de kendi inanç hiyerarşilerini bile hiçe sayarak…

Ankara/Mamak/Tuzluçayır’da aynı arsa üzerinde cami ile cemevi inşası projesini biliyorsunuz… Fethullah Gülen Hocaefendi’nin gündeme getirdiği, Cem Vakfı onursal başkanı Prof. İzzettin Doğan’ın destek çıktığı projenin temeli geçen hafta atıldı. Temel atma töreni bazılarının aleyhte gösterilerine tanık olduysa da, 1 çokları gibi, bunu, kendini bilmez birkaç siyaset heveslisinin işgüzarlığına bağlamıştım.

Meğer öyle değilmiş… O gün bugündür, Alevi kesimden Prof. İzzettin Doğan’a yöneltilen hakaretamiz sözlerin haddi hesabı yok…

İzzettin Doğan, uluslararası üne sahip 1 hukuk profesörü olması yanında, Alevi kesim için en önem arzeder soy ağacına mensup 1 “dede…” Baba tarafından 12 İmam soyundan Ağuiçen Ocağı’nın, anne tarafından Baba Mansur Ocağı’nın günümüzdeki temsilcisi…

Kendi hiyerarşileri içerisinde tereddütsüz en üst makamda kabul edilen biri…

Böylesine önem arzeder ve değerli birini, cemevi ile camiyi yanyana getirdiği için, neredeyse “düşkün” sayıp afaroz edecekler… Oysa, Alevi kesimde, “düşkün” ilân
etme hakkı İzzettin Doğan gibi ‘dede’lerdedir…

Hiç değilse biz öyle biliyoruz.

“Önemli değil, her kesimden böyleleri çıkar” denilip geçilecek 1 pozisyon değil bu. 1, cami cemaatinden olup da camisinin cemeviyle yanyana olmasına itiraz eden Sünni din bilginlerine rağmen projeye destek verenlere veya vermese bile ses çıkarmayanlara bakıyorum, 1 de “hoşgörü” ile kendilerini özdeşleştiren Alevi kesimden yükselen tepkilere…

Tepkiler yalnız cahillerden de gelmiyor…

Sahiplerinin Alevi olduğu bilhassa belirtilen birkaç müzik firması, dün, Prof. İzzettin Doğan’ın kurduğu Cem-TV ile Cem-Radyo’ya boykot kararı aldığını açıkladı. Bu medya kuruluşları firmaların telif hakkını elinde tuttuğu şarkıları çalamayacaklarmış…

Gördüğünüz gibi, cemevini cami yanına taşımaya kalktığınızda “hoşgörü” bitiyor… Dedeliğinize bile saygı kalmıyor…

Alevi işadamları da reklâm boykotu başlatacakmış…

Ne diyeceğimi bilemiyorum…

Toplumsal olaylarda ön safları artık Alevi gençlerin tuttuğunu görüyoruz. Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatını kaybeden altı kişiden biri polisti; onun dışındaki beş gencin beşinin de cenazesi cemevlerinden kaldırıldı.

Bastırılmış öfke, bilhassa gençlerde, her toplumsal olayda ön saflara atılmakla kendini belli ediyor. Kimlik üzerinde var eskisehir escort olduğuna ikna edildiğim kısıtlamalar kaldırılıp talepler yerine getirildiğinde öfkenin dineceği görüşündey(d)im…

Cami ile cemevini yanyana yakıştıramayan ve kendi dedesine saygısını yitirmiş, hoşgörü yerine boykota başvuran 1 anlayışla öfke söner mi?

 Artar…

Karaman Cami-Cemevine Karşı Çıktı

Sünni ve Alevilerin birlikteliğine önem arzeder katkı sağlaması beklentisiyle girişiminde bulunulan Cami-cemevi projesini analiz eden Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’taki yazısında, “Önce, Alevîler ile Sünnîlerin din alimlerini, kanaat önderlerini 1 araya getirmeli, belli 1 süreç escort gaziantep içinde önce dinamitlenen köprüleri yeniden kurmalı” dedi.

İşte, Karaman’ın o yazısı:

Bu cemevi meselesi son yıllarda kamuoyunu çok meşgul etti. Başlangıçta 1 kısım Alevî vatandaşlar, kendilerine göre uygun gördükleri yerlerde cemevi adıyla binalar yapıverdilar. Bu yapıların ibadethane (mabed) olarak kullanılacağı veya camiye alternatif olacağı konularında 1 beyan yoktu. Daha önce, bilhassa şehirlerde Alevîlerin ölülerinin cenaze namazları da camilerde kılınıyordu, ikinci adımda bazıları cenazelerini cemevlerinden kaldırmaya başladılar. Üçüncü adımda cemevlerinin, tıpkı camiler gibi ibadethane (mabed) olarak tanınması talebi ortaya çıktı. Bu talep henüz karşılanmadı, ama 1 başlangıç yerine ‘aynı mekanda 1 cami, 1 de cemevi yapma’ uygulaması başlatıldı. Beyanlarına bakılırsa bu uygulamanın amacı bölme değil, birleştirme, çatışma değil, buluşma imiş.

Şu anda soruyorum:

Her ikisi de Müslüman olan Sünniler ile Alevîler, bütün Müslümanların ortak mabedi olan camide namazlarını kılar, cenazelerini kaldırır; samah, ayin, zikir, dînî musiki, özel sohbetler gibi yine 1 kısmı ibadet sayılabilecek faaliyetlerini özel mekanlarında (tekke, dergâh, cemevi…) yaparlarsa mı birlik ve beraberlik olur; yoksa farklı dinlerin mensupları gibi ibadetlerini, farklı mabetlerde yaparlarsa mı birlik ve beraberlik olur.

Bu teşebbüsün taraflarından biri şöyle diyor:

‘Devlet taraf tutarak, ‘Camiden başka ibadet yeri olamaz İslam’da’ gibi ipe sapa gelmez, hiç 1 bilgiye dayanmayan 1 düşünceyi kendisine düstur yapamaz.’

1 kere devlet ‘camiden başka ibadet yeri olmaz’ demiyor, bunu diyen 1 devlet temsilcisini ne gördüm, ne duydum.

Devletin ve önem arzeder sayıda halk kitlesinin dediği şudur:

İbadet, şartları taşıyan her yerde olur. Mesela namazı dileyen camide kılar, dileyen evinde, işyerinde, tarlasında bağında, tekkesinde, dergahında, cemevinde … kılar. Ama 1 dinin 2 mabedi olmaz. Mabed, mezhebleri ve tarikatleri farklı da olsa 1 dine mensup olan bütün müminlerin ortak ibadethanesidir. Bu ibadethane dışında kalan ve içinde 1 dine mensup grupların bazı ibadetler ile ayinler vb. icra ettikleri yerlere ‘mabed’ denmez, ‘tekke, dergâh, cemevi, dernek evi’ gibi isimler verilir. Ve bu uygulama yıllardır böyle olmuştur, ipe sapa gelir, bilgiye ve geleneğe dayanmaktadır.

Ortak mabed ve özel ayin vb. yerlerin aynı mekanda da, farklı mekanlarda da olması caizdir, tarihte de olmuştur. Ama hiç1 zaman bu gruplara mahsus özel mekanlar ortak mabed olan camiye alternatif olmamıştır, onun yerine konmak istenmemiştir. Asıl ipe sapa gelmez, bilgiye dayanmaz ve birlik amacına aykırı olan talep ve uygulama, gruplara mahsus özel mekanları, mabed diyerek caiminin yerine koymak, grupları ortak mabed olan camiden uzaklaştırmaktır.

Camilerle cemevlerinin aynı mekanlarda yapılması eğer sembolik birkaç uygulama ile sınırlı olmaz da birden genelleştirilirse köprü kurmadan ırmak geçmek gibi 1 risk sözkonusu olabilir. Bunu yapmak isteyenler önce, Alevîler ile Sünnîlerin din alimlerini, kanaat önderlerini 1 araya getirmeli, belli 1 süreç içinde önce dinamitlenen köprüleri yeniden kurmalı, fikirler ve gönüller kaynaştıktan, antalya escort taraflar birbirini anladıktan, bu farklı yapıların birinin genel, diğerinin özel olduğunu kabullendikten… sonra uygulamaya devam etmelidirler.

Kimsenin niyetini okumak durumunda değilim, ama kesin kanaatim şudur ki, müminlerin mabedlerini ikilemek birleştirmeye değil, bölmeye hizmet edecektir.